Torino

< İsviçre’den İtalya’ya

08.09.2018

Sabah Alp dağlarının bir tarafından yola çıkıp diğer tarafına geçmemiz ve Torino’ya ulaşmamız akşamı buldu..

Öncelikle şunu anlamak gerekiyor. Turin mi Torino mu? Torino diye bildiğim şehir ile ilgili araştırma yaparken sıklıkla Turin ismi ile karşılaşınca, araştırdım. Aslında ikiside aynıymış. Torino İtalya’nın kuzeyinde Piyemonte bölgesinde bulunuyor ve Piyemonte dilinde şehrin adı Turin. Şehrin iki adı da kullanılıyor. Torino’da Turin’de bu şehre yakışıyor.

Torino, turizim anlamında İtalya’nın diğer şehirlerine göre biraz geride kalmış. Bence İtalya’nın diğer hiç bir şehrine benzemeyen değişik bir havası var. Büyük caddeler ve meydanlar, ihtişamlı binaları ile şık ve güçlü bir şehir ve görülmeye değer. Alp dağlarının hemen eteğinde Po nehrinin kıyısında kurulmuş şehir İtalya’nın Piyemonte bölgesinin baş kenti
Torino, İtalya’nın önemli bir endüstri şehri özellikle otomotiv deyince ilk akla gelen isim. İtalyanların en büyük araba markası Fiat‘ın üretildiği yer Torino.

Torino aynı zamanda zengin bir yemek kültürüne sahip. İtalya’nın en iyi şarap ve yemeklerinden bazıları buradan çıkmış. Alp dağları ve Po vadisi arasında Torino’da değişik klimaların ürünleri buluşmuş. Po vadisinde İtalya’nın en iyi Risotto prinçleri yetiştiriliyor, et ve peynir’in en güzellerini burada bulmak mümkün. Bölgede yetişen fındık yemeklerin bir çoğunda sos olarak kullanılıyor. Toma, Fontina ve Robiola bölgenin peynirler. Ve tabii ki İtalyan şaraplarının en kalitelelerinden bağzıları Barolo, Nebbiolo ve Barbaresco bu bölgenin ürünü.

Otobandan çıkıp şehrin içine girdiğimizde bakımsız ve pis kenar mahallerden geçtik. Belki de İsviçre’nin temiz ve bakımlı halinden sonra gözümüze öyle geldi bilemiyorum. Sokaklar bomboş. Sanki şehir terk edilmiş. Üstelik bu gün cumartesi. Bu ilk intiba moralimizi bozmaya başladı. Şehir merkezine yaklaştıkça etrafta arabalar gözükmeye başladı ve sanki hepsi aynı yere gidiyor. Sonunda şehir merkezi ne ulaştık. Her kez buradaymış, dar sokakların içinde zar zor park yeri bulup yürümeye başladık. Haritaya bakmaya gerek yor insanları takip etmek yetiyor. İşte beklediğim İtalya sokakları, kalabalık, gürültülü, neşeli.. derken bir kemerin altından geçiyoruz ve Piazza Vittorio‘dayız. Meğer bütün Torino buradaymış. Meydan insan kaynıyor. Genci yaşlısı herkes burada.

Piazza Vittorio’da gençler cumartesi gecesine hazırlanıyor.

Gençler buluşmuş geceye başlareken, etraftaki cafe ve restoranlar dolu. Herkes cumartesi akşamının keyfini çıkarıyor.

Bizde uzun ve yorucu bir günün ardından Torino’nu güzel bir yemeğini yemeyi hakketik.
Piazza Vittorio’da bulunan bir çok lokantadan tercihimizi Pizzeria Da Michele’den yana kullandık.
Dışarıda meydanı gören bir masaya yerleştik. Servis yavaşmış kimin umurunda…

Roni, Juventus oyuncuları ile dahada keyifli

Fransa’da bağ bozumu, İsviçre dağaları derken fazla sakin kalmışız, Torino’nun canlı hayatı hoşumuza gitti.

Pizzeria Da Michele 1922 den beri nesilden nesile geçerek bu günlere gelmiş. Kapalı alanı küçük olmasına rağmen dışarıda tüm Piazza Vittorio’ya hakım süper bir konumda.
Burada Pizza al tegamino yemek istiyoruz. Pizza al tegamino tipik Piedmont tarzı bir pizza alışıla gelmiş ince İtalyan Pizzası gibi değil, aksine Pizza al tegamino daha küçük ve daha kalın. Çıtır çıtır pizzaya bayıldım. Ama genede Napoli tarzı ince pizzayı tercih ederim.

Keyifli ve uzun süren (çünkü servis çoook yavaş) ardından biraz Torino’nun gece hayatına katılıp sabah karşı karavana döndük. Bu saatte kampinge gidilmeyeceğinden merkezden biraz dışarıda sakin bir park yeri bulup uyuduk.

09.09.2018

Sabah erkenden sokak sesleri ile uyanıp Torino sokaklarına çıktık. Bu gün pazar her yer bomboş ve biz istediğimiz gibi şehri araba ile gezebiliriz.

Palazzo Reale yani Kraliyet sarayı. Torino’nun Davoy dükalığının ve daha sonra İtalya’nın başkenti olduğu dönemde kullanılan bu saray bu gün kraliyet müzesi olarak bir çok sanat eserine ev sahipliği yapıyor.

Mole Antonelliana

Mole Antonelliana adını mimarindan alan nadir yapılardan biri Mimar Alessandro Antonelli tarafından yapılmış. 1863 yılında inşaatına başlanan bina başlangıçta sinagog olarak planlanmış fakat daha sonra müze olarak kullanılmış. Bu gün sinema müzesi olarak kullanılıyor. Yapıldığı dönemde Avrupa’nın en yüksek yapısı bu gün ise en dünyanın yüksek müzesi unvanını taşıyor.

Torino’nun boş sokakları

Güzel restore edilmiş eski binalar, parke taşı sokaklar ve tramvay rayları ile Torino çok güzel bir şehir.

Gezmeye ara verip Torino’nun güzel kahavaltısını yeme vakti. Torino’da küçük bisküvi, börek , kuruvasan’lar dan oluşan çok zengin bir kahvaltı var. Vitrinden istediğinizi seçip yanında kahveyle güzel bir kahvaltı yapmak bir Torino klasiği.

Torino’da güzel bir kahvaltı

Ardından gezmeye devam.

Piazza Carlo Emanuele

İtalya’nın en büyük nehri Po nehri kenarında kurulmuş Torino. Buraya kadar gelip nehri görmeden olmaz.

Po nehri

Güzel bir günün ardından çok geç kalmadan yola çıkmamız gerekiyor.

Dalmaçya kıyıları gezisine Hırvatistan’ın kuzeyinde Rovinj’den başlamayı planlıyoruz. Torino’dan Rovinj 660 km. yaklaşık 8 saatlik bir yol. Eğer sınır geçişlerinde durmazsak. Bu durumda yorgun halimizle bu yolu yapmayalım arada bir yerde kalalım dedik. Ve Largo di Garda kenarında bir kampingde kalmaya karar verdik.

Largo di Garda kuzey italya’nın tatil bölgesi. Göl kenarında bir çok otel ve kamping var. Bizde Torino’dan 300 km sonra gölün doğu sahilinde bir kampinge girip yerleştik. Göl çok güzel gözüktü mayoları giyip sahile indik akşam olmadan göl keyfi yaptık. Deniz gibi olmasa da sıcak bir günün ardından iyi geldi.

Largo di Garda

Largo di Garda sahilinde kaldığımız kampingde karavanı ve kendimizi biraz toparladık. Akşam yemek yerken Roni ile yarın Verona’ya girsek mi diye düşünmeye başladık. Verona görülecek yerler listesindeydi ve bu kadar yakınında olunca Hırvatistana olan 400 km lik yolu gece gidip gündüz Verona’yı gezmeye karar verdik.

Verona aşk şehri >

———————————————————————————————————————————————-

Gezi sırası
Karavanla Fransa, Dalmaçya kıyıları
14.08.2018 İstanbul- Paris ,  
16.08.2018 Paris,
01.09.2018 Burgonya yemek ve şarap ülkesi
02.09.2018 Burgonaya’nın orta çağdan kalan yüzünü
03.09.2018 Burgonya’da Bağ bozumu
05.09.2018 İsviçre’de küçük bir tur
08.09.2018 İsviçre-İtalya yolu
08.09.2018 Torino
10.09.2018 Verona

11.09.2018 İtalya’dan Hırvatistan’a
13.09.2018 Rovinj – Istra Yatımadası’nın incisi
13.09.2018 Zadar-Doğanın sanat yaptığı şehir
14.09.2018 Trogir
14.09.2018 Split
15.09.2018 Mostar-Balkanlar’da bir Osmanlı şehri
16.09.2018 Dubrovnik
18.09.2018 Karadağ yollarında
19.09.2018 Kosova’nın güzel bir şehri İpek
20.09.2018 Halkidiki-Neos Marmaras

Yorum bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir