Verona “Aşk şehri”

< Torino

10.09.2018

Largo di Garda sahilinde kaldığımız kampingde karavanı ve kendimizi toparlamış olarak uyandık.
Bu gün hem Verona’yı gezeceğiz ve sonra Hırvatistan’a olan 400 km lik yolu gece gideceğiz. Kısacası uzun bir gün olacak. Kahvaltının ardından toparlanıp Verona’ya yola çıktık. 30 dakika sonra karavanı park edip Verona sokaklarını keşfe başladık.

Verona Shakespeare’in aşk hikayes, “Romeo, Juliet.” ile anılsa da, dünyaca ünlü amfi tiyatrosu, Roma, Ortaçağ ve Rönesans mimarisinin tüm güzelliklerini içinde saklayan bina ve sokakları ile UNESCO Dünya Mirası listesine girmiş bir şehir.

Verona “Piccolo Roma” (küçük Roma) olarak anılıyor. Daracık sokaklarına girince nedenini anlıyorum, Verona ne bir büyük şehir nede küçük bir kasaba, her köşede bir tarihi yapı aralara serpiştirilmiş barok cepheli binalar…. insan sadece sokaklarda kaybolmak istiyor. Zaten şehir merkezi yürüyerek rahtlıkla gezilecek ve gezerken de rehberlerde adı geçen tüm önemli noktalara rastlanacak ölçekte bir şehir.

Bizde zaten kısa süremiz var haritada orayı burayı aramak yerine sokaklarda kaybolalım Verona’nın tadını çıkaralım dedik.

Dar bir sokaktan çıkar çıkmaz karşımıza Verona Arena çıktı. Çok güzel korunmuş büyük bir meydanın karşısında tüm zarafeti ile duruyor.,

Verona Arena

Verona Arena Romalılar tarafından 1. yüz yılda yapılmış ve hala kullanılıyor. Dünyaca ünlü Opera festivali her yıl temmuz ayında burada yapılıyor. 30 000 kişi kapasiteye sahip amfi tiatro bir zamanlar gladyatör ve şövalyelerin karşılaşma alanı olmuş.

Verona Arena’nın bulunduğu  Piazza Bra Verona’nın en turistik noktası. Sabah saatlerinde bile kalabalık. Roma askerleri de yerlerini almış ve pazarlama çalışmalarına başlamış.

Bende Roni’nin günün ilk fotoğrafını burada çekmeden duramadım.

 Piazza Bra etrafına sıralanmış bir çok lokanta var. Burada Arena manzaralı keyifli bir yemek yenebilir. Ama biraz fazla turistikmi dir acaba?

Piazza Bra
Verona’nın her sokağı başka güzellik

Sokakalar da yürürken kalabalık arttı ver herkes aynı yöne gidiyor. Nereye gidiyor bu insanlar deyip peşlerine takıldık.

Geldiğimiz yer bir binanın avlusu her yer dolu..ve işte aşkın simgesi o meşhur balkon …Juliet buradan Romeo‘nun serenadını dinlemiş.

Romeo ve Juliet
İşte güzeller güzeli Juliet

Avluya girişteki duvarlara herkes aşkını ölümsüzleştirmek için adlarını yazmış. Bunu görünce Roni’ye yazacak mısın diye sordum doğal olarak ve şaşırmış suratla “ciddi misin” cevabını aldım 🙁
Ve kısa süre sonra Roni ne kadar ciddi olduğumu anlayıp bir kalem bulmaya çalıştı.

Biraz küçük yazmış ama olsun böylece aşkımız ölümsüzleşti :)))

Gezmeye devam ederken yolda bulduğumuz bir bistro da yemek yemek istedik. Burası sokak kenarında 2 masası olan küçük bir lokanta. Ahçı hem pişiriyor hem servis yapıyor. Hayatımda yediğim en güzel ıspanaklı kıymalı lazanya yı burada yedim. Daha öncede yapardım bu yemeği fakat hazır ahçısını bulmuşken bir kaç tüyo almadan geçmedim. Çok taze ve lezzetli yemeklerle hem karnımızı hem gözümüzü doyurduk. Ama nerede olduğunu ve adının ne olduğunu hiç hatırlayamıyorum. Üzgünüm..

Yemek sonrası kısa bir yürüyüşün ardından Erbe Meydanı (Piazza delle Erbe) karşımıza çıkıyor.

Erbe Meydanı


Erbe Meydanı, Roma zamanında Forum alanı, elmas şekli ve etrafındaki bir çok tarihi eser ile Verona’nın çekim alanı. Meydanın en dikkat çekici mimarisi ise Lamberti kulesi.


Torre dei Lamberti bütün görkemi ile kaşımızda. 84 metre yüksekliğindeki bu kule 1172 yılında Lambierti ailesi tarafından yaptırılmış. Üzerinde bulunan çanlar şehirde iş bitim saatlerini bildirmek ve yangın durumunda alarm vermek için kullanılırmış. Günümüzde kulenin tepesinden Verona’nın 360 derece manzarasını seyretmek için turistlerin geldiği en popüler mekanı.

Torre dei Lamberti

Bu güzelliğin arasına birde meydanda Pazar kurulmuş.. En sevdiğim şey pazar yerleri… biraz hediyelik eşyalar, biraz el emeği lokal ürünler …

Rengarenk çeşit çeşit makarnalardan almamak mümkün mü ….

Yürümeye devam ederken bu defa karşımıza Castelvecchio çıkıyor. Castelvecchio yani Eski kale, Verona’yı Venedik’lilere karşı korumak için yapılmış, hemen arkasında Adige nehrinin karşı tarafına uzanan köprü ise gerekirse kaçış için düşünülmüş.

Castelvecchio

Kalenin etrafı şimdilerde kurumuş olan bir hendekle sarılı.
Kaleye girmek için bu hendeği geçen açılır kapanır ahşap köprüden geçmek gerekiyor.

Kale bu gün bir müze olarak kullanılıyor. Bakımlı bahçesi insana huzur veriyor.

Kalenin hemen arkasında bulunan köprü ve köprüden manzara çok güzel.

Adige nehrinin kenarında güneşi batırıp karavana dönüyoruz.

Güzel bir günün ardından geceye hazırlanan Verona’ya veda ediyoruz.

İtalya’dan Hırvatistan’a >.

———————————————————————————————————————————————-

Gezi sırası
Karavanla Fransa, Dalmaçya kıyıları
14.08.2018 İstanbul- Paris ,  
16.08.2018 Paris,
01.09.2018 Burgonya yemek ve şarap ülkesi
02.09.2018 Burgonaya’nın orta çağdan kalan yüzünü
03.09.2018 Burgonya’da Bağ bozumu
05.09.2018 İsviçre’de küçük bir tur
08.09.2018 İsviçre-İtalya yolu
08.09.2018 Torino
10.09.2018 Verona

10.09.2018 İtalya’dan Hırvatistan’a
13.09.2018 Rovinj – Istra Yatımadası’nın incisi
13.09.2018 Zadar-Doğanın sanat yaptığı şehir
14.09.2018 Trogir
14.09.2018 Split
15.09.2018 Mostar-Balkanlar’da bir Osmanlı şehri
16.09.2018 Dubrovnik
18.09.2018 Karadağ yollarında
19.09.2018 Kosova’nın güzel bir şehri İpek
20.09.2018 Halkidiki-Neos Marmaras

Yorum bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir